Müzik dünyanın belki de en güzel icadı. Bir çok insan için
olmazsa olmaz. Hatta bazı insanlar var ki müziksiz yaşayamaz. Gerçekten müzik
olmasa hayatına son verecek insanlar var bu dünyada. Yeri geldiğinde savaş
öncesi çalınır, yeri geldiğinde toplumların arasında köprü kurar.
İşte bu konuya dikkat çekmek isteyen bir Fatih Akın
belgeselidir The Sound Of Istanbul. Batı ve doğunun bir arada olduğu, doğunun
mistik ruhu ile batının modernliğini bir arada sunan şehrin müziklerinden de
farklı bir şey beklenemezdi.
Belgeselde Alman bir müzisyenin Istanbul gezisi ve Türk
müziklerini araştırması anlatılıyor. Baba Zula, Duman, Orhan Gencebay, Sezen
Aksu gibi isimlerle çalışma ve onları dinleme fırsatı sunarken bir yandan da
gözlemlediklerini anlatıyor.
Sokaklarda yaşayan, parasız müzisyenlerin inanılmaz zengin ruhları
ile yaptıkları müzikleri dinlerken kendinizden geçecek, Türk müziklerinin neden
hala çok zengin olduğu görebileceksiniz. Müzeyyen Senar’ın eliyle ikiye
ayırdığı elmayı, Ceza’nın nasıl bir rap ustası olduğunu ve belki de müzik adı
altında Istanbul ve Türk kültürünü görüp yaşayabileceksiniz. Yeri gelecek
Türk-Kürt sorununu düşünecek, yeri gelecek Istanbul sokaklarının mükemmelliğini
görebileceksiniz. Underground mekanlarda yapılan söyleşiler belgeseli izlerken
sizleri bambaşka diyarlara götürecek. Özellikle müziğe fazlasıyla ilgisi
olanların ve müzik ile ilgilenenlerin kesinlikle izlemesi gereken bir belgesel.
Çünkü bu belgesel Istanbul’un sesi.